Kozlu Masaj Salonu Hizmeti – Masör Ece
Kozlu Masaj Salonu Hizmeti  – Masör Ece
Kozlu Masaj Salonu Hizmeti anlattıklarını, gerektiği şekilde sindirememiş miydim? Bu evde, annemlerin odasıyla bizimki içinde incecik bir bölme vardı, geceleri babamın horladığını duyuyordum. Bu muydu beni huzursuz kılan? Karabasanlar görüyordum. Bir adam yatağıma sıçrıyor; dizlerini mideme bastırmaya başlıyordu. Soluksuzluktan boğulacak hale geliyordum. Umutsuzluk içinde tam uyanacağımı düşlerken, bir de bakıyordum ki, gene amansız düşmanımın ağırlığı altında ezilmekteyim ölesiye. O günlerin sabahlan kalkmak öylesine acı veriyordu ki, yatmadan önce bunları düşündüğüm süre boğazcaım kuruyor, avuçlarını terlemeye başlıyordu. Sabah olup da annemin sesini duymuyor muydum, hastalanıp yatağa çakılasım geliyordu. Uykunun, karanlığın derinliklerinden sıyrılıp çıkmak çok zor geliyordu bana. Gün süresince, uykuyla uyanıklık arası kendimden geçiveriyordum.
Kozlu Masaj Salonu Hizmeti kansız düşmüştüm. Annem de, hekim da, “büyüme çağında olur bu ÅŸekilde ÅŸeyler” diyorlardı. Bu sözden ve vücudumda sessiz sedasız oluÅŸan deÄŸiÅŸikliklerden nefret ediyordum. “Büyük tazlar”ın özgürlüğüne imreniyordum, ama göğüslerimin ÅŸiÅŸip büyümesini istemiyordum. Büyük kadınların, dev gibi bir ÅŸelaleden boÅŸalıyormuşçasına iÅŸediklerini duymuÅŸtum. Karınlarındaki suyla dolu idrar keselerini düşündükçe, Gülliver’in, devanasının memelerini görmüş olduÄŸunde duyduÄŸu dehÅŸete kapılıyordum. İşin artık gizli Kozlu yanı kalmadığı için, yasak kitaplar eskisi kadar tehlikeli görünmüyordu bana.
Kozlu Masaj Salonu Hizmeti
Kozlu Masaj Salonu Hizmeti çoğu kere tuvalette asılı duran eski gazetelere göz atardım. Böyle ara ara, gazetede piyasaya çıkan romanın bir kısmınü okudum. Romanın kahramanı, ateşli dudaklarını, sevgilisinin kar beyaz göğüslerine yapıştırıyordu. Beni de tutuşturdu bu öpücük. Hem hanımı hem erkeği duyuyordum kendimde. Üstelik, bir de gözlüyordum onları. Hem öpüyor, hem öpülüyordum. Öpen de bendim öpülen de. Ve bu öpüşmeyi yine ben seyrediyordum. Böylesi tutkulu bir heyecan kasırgasına kapılıyor idiysem, bunun tek sebebi, vücudumun bu heyecana çoktan hazır olmasıydı. Fakat kurduğum düşler, bu öpüş üzerinde kristalleşiyor, duruluyor, açıklığa kavuşuyordu. Bitkin düşüp uyuya kalmadan önce, aynı düşü kaç defa üst üste düşünmüşümdür Tanrı bilir.
BaÅŸka erotik fanteziler de buluyordum; nerden çıkarıyordum bunları, bilemem. Sakınmasız giyinmiÅŸ evli çiftlerin aynı yatakta yatmaları, birbirlerine sarılabilecekleri, birbirlerini okÅŸayabilecekleri fikrini tohumlamamıştı kafamda. Sanırım, bunları kurmuÅŸ olmam, salt kendi gereksinmemden geliyordu. Beni kıvrandıran arzuların pençesinde olduÄŸum için, kurumuÅŸ, çatlamış dudaklarımı ısırarak, yatakta dönerek durur, vücuduma yapışacak bir adam gövdesi, etimi avuçlayacak bir adam elini arzulardım. Ve umutsuzluk içinde kendi kendime tekrarlardım: “Kızlar on beÅŸine gelmeden evlenemezler!” Bu bile öyle sık sık görülen bir durum deÄŸildi. Bu iÅŸkencelerden kurtulmak için, daha da uzun süre beklemeliydim. Her ÅŸey güzel güzel baÅŸlayacaktı.
Çarşafların sıcaklığı içinde, aklımda renklendirdiğim düşler kanımı hızlandırıyor; yüreğim göğsümü delip fırlayacakmış gibi atıyordu. Nerdeyse, düşlerim gerçekleşiverecekmiş gibi geliyordu. Ama yok, uçup gidiveriyorlardı. Ne bir elin sıcaklığı, ne bir ağız, kıpırdayan etimi yatıştıracak, incecik opal geceliğim, ısırgan otlarından örülmüş bir deli gömleğine dönüyordu. Ancak bitkin düşüp uyumakla kurtulabiliyordum bu azaptan. Bu bunalımları, hiçbir zaman günah fikriyle bağdaştırmadım. Beni yeterince tüketip bitiren bu nöbetlerin kurbanı gibi görüyordum kendimi; onun için de günah işleyen bir suçlu olabileceğimi düşünmüyordum.








Son yorumlar